Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Habertürk ekranlarında Serap Belet’in canlı yayın konuğu oldu. Programda, TÜSİAD’ın gündeme yansıyan açıklamaları, terörle mücadele süreci, HÜDA PAR’ın düzenlediği çalıştay, ekonomi ve asgari ücret artışı gibi başlıklar ele alındı. Konuşmasında Türk milletinin birliği ve devletin bütünlüğüne vurgu yapan Genel Başkanımız, terörle müzakereden ziyade kararlı bir mücadele gerektiğini belirtti.
“TÜSİAD, SİYASETE AYAR VEREMEZ”
TÜSİAD’ın son dönemde yaptığı çıkışlar ve üyelerinin ifadeye çağrılmasını değerlendiren Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Büyük Birlik’in kırmızı çizgisinin terör ve şiddet olduğunu söyledi. Herkesin fikrini, düşüncesini özgürce ifade edebileceğini söyledi. 1960, 1980 darbeleri ile 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak Türkiye’nin eski Türkiye olmadığına vurgu yaptı ve ekledi: Biz Büyük Birlik Partisi olarak fikir hürriyetinin sonuna kadar yanındayız. Herkes eleştiride bulunabilir; ancak hiç kimse seçilmiş millî iradenin üstünde kendisini konumlandıramaz. TÜSİAD, MÜSİAD ya da benzeri kuruluşlar siyasete ayar veremez.
Genel Başkanımız, iş dünyasının milli önceliklerle hareket etmesi gerektiğini; vesayet odaklarının geçmişte olduğu gibi bugün de siyaseti ve milleti yönlendiremeyeceğini ifade etti.
“TERÖRLE TERÖRİSTLE MÜZAKERE OLMAZ, MÜCADELE OLUR”
Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, İmralı süreci ve terörist başının ‘silah bırakma’ açıklaması yapacağına dair söylentileri de değerlendirdi: Türkiye, PKK’yı yenen ve terör örgütünün arkasındaki bütün güçleri göğüsleyen bir devlettir. Bu kadar net bir üstünlük varken, terör örgütüyle müzakere edilmesi doğru değildir. Eğer terör örgütü tek taraflı silah bırakacaksa bıraksın; ancak bu konuda bir pazarlık, bir müzakere asla söz konusu olamaz.
Genel Başkanımız, terörün tamamen tasfiyesi için devletin kararlı duruşunu devam ettirmesi gerektiğini belirtti. Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG/PYD’nin de dış güçlerin desteğinin çekilmesiyle çok kısa sürede dağılacağını vurguladı.
“HÜDA PAR’IN ÇALIŞTAYINDA DİLE GETİRİLENLER KABUL EDİLEMEZ”
HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği çalıştay ve burada “Kürt sorunu” başlığı altında ortaya konan taleplere de değinen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Türkiye’de etnik bir sorunun bulunmadığını dile getirdi. “Ülkemizde ‘Kürt sorunu’ diye bir şey yoktur, terör ve siyasi bölücülük vardır. Ayrı bir ‘Kürdistan’ bölgesi veya resmî ikinci dil talepleri asla kabul edilemez. Biz, Kürdüyle, Türkmeniyle, Alevisiyle, Sünnisiyle hep birlikte Türk milletinin evlatlarıyız.”diye konuştu.
Genel Başkanımız, aile bağları ve komşuluk ilişkileri itibarıyla Türk-Kürt kardeşliğinin Allah’ın emriyle ve Peygamber Efendimiz’in sünnetiyle pekiştiğini, terör ve ayrılıkçı girişimlerin bu birliği bozamayacağını belirtti.
Mustafa Destici, ne DEM PARTİ’nin taleplerinin ne de HÜDA PAR çalıştayında dile getirilen taleplerin asla kabul edilemeyeceğinin altını çizdi.
“ASGARİ ÜCRETE TEMMUZDA ARA ZAM ŞART, EMEKLİ İKRAMİYELERİ ARTIRILMALI”
Ekonomi başlığında asgari ücretin enflasyon karşısında yetersiz kaldığını söyleyen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, şu önerilerde bulundu: Enflasyon oranı %44 iken asgari ücrete %30’luk zam yapıldı. Bu kesinlikle adil bir oran değildir. Temmuz ayında mutlaka ara zam yapılmalı. Emeklilerin bayram ikramiyeleri en az %50 artırılmalı, en düşük emekli maaşı da 20 bin TL seviyesine yükseltilmelidir.
Ayrıca, kiralardaki fahiş artışların da enflasyon üzerinde büyük baskı oluşturduğunu ifade eden Genel Başkanımız, devletin bu konuda daha kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiğini savundu.
“CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINI ZIRH GİBİ KULLANMAK İSTEMEK DOĞRU DEĞİL”
Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecini de değerlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını yargıya karşı zırh olarak ve parti içindeki diğer adayları bertaraf etmek için kullandığını dile getirdi. “Her parti kendi adayını belirleyebilir, buna saygı duyarız. Ancak birtakım yargı süreçlerinde ‘adaylık zırhı’ ile korunmak amacıyla erkenden ilan edilen adaylıklar, siyasetin doğal akışına zarar verebilir. Kimsenin demokrasiye ve millî iradeye gölge düşürme hakkı yoktur.” dedi.